Nietzsche'nin düşüncelerinden etkilenenlerin başında öznelliğe doğru adım atmada kendilerini özgür hisseden kübist sanatçılar gelir. XX. yüzyılın geçmişin yadsınması üzerine kurgulanan sanatsal hareketlerine devrimsel ivme katan Kübizm, düşünsel değişimlere verdiği yanıtla, yerleşik estetik tavrı da dönüşüme uğratır. Resme birden fazla bakış açısını ve çapraşık uzam ilişkilerini ithal eden Kübizm, sanat yapıtında dış dünyanın nesnel görüntüsünü bekleyen zihinleri şaşırtır.
23 Aralık 2012 Pazar
11 Aralık 2012 Salı
PARADİGMA VE PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ
Paradigma
Belli bir zaman dilimi içinde bireylerin, bir grubun ya da topluluğun düşünme biçimi ve davranışlarını belirleyen dünya görüşü, bakış açısı ya da yargılama ölçütü sağlayan model olarak tanımlanabilir. Daha özel olarak da bilimde bilim adamının dünyaya bakışını belirleyen, ona fenomenleri açıklama imkanı veren model ya da ideal teori şeklinde açıklanabilir. Terime söz konusu teorik anlamını vererek, onu bilim felsefesine armağan eden kişi ünlü bilim felsefecisi Kuhn olmuştur.
![]() |
Thomas Samuel Kuhn (d. 18 Temmuz 1922 - ö. 17 Haziran 1996) |
9 Aralık 2012 Pazar
RESİMDE ROMANTİZM DÖNEMİ
18. Yüzyılda klasik geleneğin yetkinliğe götüren bir klavuz olduğu inancı yitirilmişti. Üslup konusunun giderek ön plana çıkması ve sanatın bir kendini açıklama sorunu olduğu yolundaki yeni görüş, sanatçının kendi içdürtüsünü bulmasını ve bunu sanatının konusuyla ve üslubuyla açıklamasını gündeme getirdi. Bu süreci Romantizm denilen dönem izler.
Romantizm, 1790’dan 1850’ye kadar edebiyat, sanat ve felsefede köklü değişikliklerin meydana geldiği bir dönemdir. Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır." diyen romantikler, insanın duygularını ve düş gücünü hayata geçirmesinin gerekliliğini savunur. Kendisinden önceki klasizme bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Önce ön-romantizm dönemi denilen gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelerin en önemlisi, halkın beğenisinin klasizmin görkemli, katı, soylu, idealize edilmiş ve yüce anlatım biçiminden, daha yalın ve içten ve doğal anlatım biçimlerine kaymış olmasıydı.
Etiketler:
3 Mayıs 1888,
Constable,
Goya,
Günlerin Atası,
Ingres,
İzlenimcilik,
Köle Gemisi,
Monet,
Romantizm,
Ruskin,
Saman Arabası,
Turner,
Türk Hamamı,
Whistler,
William Blake
5 Aralık 2012 Çarşamba
GELENEĞİN KIRILIŞINDA NIETZSCHE ETKİSİ
Geleneksel değerlerden kurtulmak için eski değerlerden
kurtulmak gerektiğini ve yeninin ancak eskiyi öldürmekle yaşama olanağı
bulacağını söyleyen Nietzsche’ye çağı içinde özellik kazandıran, geleceğe kalan
düşünceleridir. Gelenekle ilgili düşünceleriyle Batı düşüncesinin kırılma
noktasına gelmesinde etkili olmuştur. Ona göre gelenek insanı olduğu yerde
durduran, gelişmesini, ilerlemesini önleyen bir olgudur. Tüm geleneklerin
özünde geçmişi aktarma, dolayısıyla geleceği aydınlatıcı kaynaktan uzak olma
söz konusudur.
2 Aralık 2012 Pazar
SANATTA GELENEKTEN KOPUŞ
![]() |
Maria Teresa Walter, Picasso, 1937 |
20. yüzyılın başında izlenimcilik, sembolizm, kübizm gibi akımlarla birlikte gerçeği olduğu gibi yansıtmaktan öteye geçmeyen gelenekten kopuş meydana gelir. Dış dünyanın birebir sunumunu (mimesis) terk eden sanatçılar nesnenin, öznenin, toplumun ve sanatın kendisinin analizini yapmaya başlar; görünen gerçeğin arkasındakini aramaya yönelir. Peki, bu süreç ne olmuştu da başlamıştı?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)