Kaynak: Artspace - How Performance Art Took Overthe Art World
Tanınmış
bir sanat tarihçisi ve Performa’nın
kurucusu RoseLee Goldberg bile Performance Art: From Futurism to the Present adlı kitabında performans
sanatını tam olarak tanımlayamamıştır. Muhtemelen bunun sebebi performans
sanatını anlamanın zorluğudur. Performans sanatının çetin bir konu olduğu bir
sır değil. Marina Abramović, Chris Burden ve Vito Acconci gibi pek çok performans sanatçısı performans sanatını
entelektüel bir eğlence (highbrow
entertainment) olarak değil, izleyicinin limitlerini test etmenin bir yolu
olarak ifade etmiştir. Sanatçılar performanslarına devam ettikçe ve Lady Gaga
gibi anaakım sanatçıların ilham için
performans sanatına başvurması nedeniyle Goldberg’in bir ropörtajında da dediği
gibi bu sanat “21. Yüzyılın Aracı”
olacaktır. Performans sanatının evrimini merak edenler için bu sanatın tarihini
Antik Yunan’dan günümüze anlatan özet bir kronoloji hazırladık:
![]() |
Diyojen, Jean-Léon Gérôme , 1860 |
MÖ. 4. Yüzyıl: Diogenes insanların değişebilme
yeteneğini göstermek için şehir meydanında önce geri geri sonra ileri yürür ve
insanların kendisine gülmesine neden olur. MoMA’da görebilecekleriniz kadar
anlaşılması zor değil ancak antik Yunanlılar bile performans sanatına dair
şüpheciydiler. Atina'da dönemin medeniyetine karşı çıkıp bir köpek gibi sokakta bir fıçının içinde yaşamaya karar vermesi günümüz performatif eylemlerine çok benzemektedir.
16. Yüzyıl: Rönesans dönemi İtalyanları insanların
makinalarla etkileşimde bulunduğu performanslar yapmışlardır. (muhtemelen Leonardo
Da Vinci tarafından tasarlanmış olan makineler ile)
1909: Le Figaro’nun ön
sayfasında Filippo Tommasa Marinetti Fütürist
Manifestoyu yayımlar. Uzam ve zaman içinde bir
fikrin hareketini test etmesi bakımından Marinetti’nin manifestoyu yayınlaması
kendi içinde bir performanstır, fütüristlerin dinamik resimleri ve heykelleri
gibi. Ayrıca Fütüristler, üyelerin manifestolar okuduğu, izleyicilere fırça
çektikleri, kulak tırmalayıcı müzikler çaldıkları ve sahnenin bir ucundan bir
ucuna tablo taşıdıkları vahşi konserleriyle ünlüydüler.
1916: Hugo Ball, Zürih’te bazı sesleri kullanarak Karawane adlı anlaşılmaz
sözlerden oluşan bir ses şiiri (sound
poem) yaptı ve bunu Dadaistlerin popüler mekanı olan Cabaret Voltaire’de
okudu. Ball’ın bu performansı sesin
özelliklerini vurgulayan ilk çalışmalardandır. (Dinlemek için)
1919: Avrup’da Freudyen psikanaliz yerleşmeye başladığında, Andre Breton ve
Philippe Soupault bedenleri yerine bilinçaltı zihinlerini kullanmaya
başladılar. The Magnetic Fields adlı kitapları için Breton ve Soupault o an akıllarına ne
gelirse yazıya döktükleri bir performans olan
otomatizmi uyguladılar. Amaçları bilinçli, rasyonel zihin tarafından
etkinlenmemiş; rüya yapısına benzer bir yazı (ve çizim) formu yaratmaktı. (Kitaptan bir bölüm okumak için)
1924: László Moholy-Nagy, insanlar ve space arasındaki
ilişkiye dair bir keşfi anlatan Theater,Circus, Variety(Tiyatro, Sirk, Çeşitlilik) adlı
kehanet vari bir makale yazar.
1950: Soyut Dışavurumculuk, Jackson Pollock’un Autumn Rhythm No. 30 adlı eseri
ile popülaritesinin zirvesine ulaşır. Diğer pek çok soyut tablolarda olduğu
gibi boyayı tuval boyunca dağıtmak için kullanılmış performanssal jestler
içerir. Şövalesinin önünde durmak yerine, sanatçı tuvalini yere koymuş ve
etrafında hareket ederek ve tüm vücudunu kullanarak tablosunu yapmıştır.
![]() |
Autumn Rhythm No. 30, Jackson Pollock, 1950 |
1952: John Cage, Robert Rauschenberg, ve Merce Cunningham,
Black
MountainCollege’da Cage tarafından “amaçsız” olarak ifade
edilen bir etkinlikte birlikte performans gerçekleştirirler. Aynı yıl, Cage,
piyanist David Tudor’un bir piyanonun önünde tam olarak dört dakika otuzüç
saniye tek bir nota çalmadan oturduğu 4’33” adlı performansı
gerçekleştirir.
1954: Japonya’da Jiro Yoshihara, Gutai adında yeni filizlenen bir sanat hareketini başlatır. Büyük
çaplı performanslar ve teatral etkinlikler düzenlerler. Manifestolarında eşyalar(things)
zarar gördüğünde ya da bozulduğunda ortaya çıkan güzelliğe olan ilgilerini
ifade ederler. Yıkım ya da bozulma sürecini, madde ya da nesnedeki içsel
yaşamın ortaya çıkmasını sağlayan bir
yöntem olarak kabul ederler.
1958: Art News’deki The Legacy of Jackson Pollock (JacksonPollock Mirası) adlı makalesinde Allan Kaprow, “happening”leri(oluşum) günlük
yaşamın akışını bozmak için tasarlanmış olaylar olarak tanıtır. Bir yıl sonra,
Kaprow proaktif bir şekilde 18 Happenings in 6 Parts oluşumlarını gerçekleştirir.
Bu oluşumlar izleyiciyi aktif bir katılımcıya dönüştürmeyi hedefler ve
hareketlerin, jestlerin ve eylemlerin genel hatlarıyla tasarlandığı bir yapısı
vardır.
1960: Yves Klein, kendisine has olan IKB mavisini(International Klein Blue ) dünyaya kazandırırken çıplak kadınları boya fırçası
olarak kullandığı ilk Anthropometry’sini gerçekleştirir.
1961: Niki de Saint Phalle ilk Shooting
Pictures aslı eserlerini yaparken tuvale boya mermileri ateşler. Bu şekilde boyama
sürecinin performatif doğasını vurgular ve erkek cinsel
gücü ile resim yapma eyleminin benzerliğini alaycı bir biçimde alt üst eder(subvert).
1963: George
Maciunas, Fluxus’u kurar. Performansları
metinsel partisyonlara(scores) veya basit komutlara dayanan gevşek uluslararası
bir sanat hareketidir. “Fluxconcerts” ve “Fluxkits” etkinliklerinde
partisyonlar katılımcılara dağıtılırdı ve onlara gündelik nesneler ile yeni
yollarla etkileşime girmeleri istenirdi.
1964: Andy Warhol, Empire State Binansının sekiz saatlik
sabit/durağan görüntüsünden oluşan Empire adlı filmini çeker ve filmlerinin
performans sanatına dayandığını öne sürer.
1968: Bruce Nauman, Walking in an Exaggerated
Manner Around the Perimeter of a Square adlı, stüdyosunda
çalışmakta olan sanatçıyı(kendisi) gösterdiği video eserinde sanat ve izleyicilerin deneyimi arasındaki
ilişkiyi araştırır. Her birinde kendi bedenini manipüle
ederken veya stüdyosundaki çeşitli gündelik eşyalar ile birlikte gösterdiği bu
stüdyo filmleri ve fotoğrafları ile ilgili
Nauman “Eğer bir sanatçı isem stüdyomda bulunduğum sırada yaptığım
her şeyin sanat olması gerektiği sonucuna vardım... Bu noktadan hareketle sanat,
bir üründen ziyade bir etkinliğe dönüştü.” der.
1969: Radical sanatın genel olarak kabul görmeye başladığı on yıllık bir
dönemde Viennese Actionists grotesk ve ritualistik bir sanat sahnesi(site) olarak
bedenlerini kullandıkları bir performans olan Art and Revolution(Sanat ve
Devrim) ile hala başlarını belaya sokabiliyorlardı. Umumi olarak masturbasyon
yapmak ve şiddet nedeniyle tutuklanırlar.
1970: Gene Youngblood, videonun bir sanat türü olduğunu
şiddetli bir biçimde öne sürdüğü Expanded Cinema kitabını yayınlar. Bir süre sonra, performans sanatçıları Gilbert & George
çalışmalarına video dahil etmeye başlar.
1971: John Baldessari, I Will Not Make Any More Boring
Art adlı performansında azarlanmış bir çocuk gibi arka arkaya I Will Not Make
Any More Boring Art(Artık Daha Fazla Sıkıcı Sanat Yapmayacağım) cümlesini
yazar.
Bir sonraki yıl, Chris
Burden, asistanının onu kolundan vurduğu Shoot adlı filmi çeker.
Vito Acconci’nin Seedbed adlı ziyaretçilerin üzerinde gezdiği ahşap bir platformun altında bir yandan
onlarla ilgili fantazilerini dile getirirken bir yandan da masturbasyon yaptığı
çalışmasında olduğu gibi Burden’in performansları da beden ve bedenin diğer
insanlara karşı güç kullanımı üzerine artan ilgiyi gösterir.
1973: Acconci ve Burden gibi sanatçılardan aldığı esinle
Marina Abramovic, Rhythm serileri ile beden sanatının(body art) öncülerinden
biri haline gelir. Bu serilerinde kendi bedenine acı çektirir ya da bunu
yaparken seyircilerden yardım ister.
1974: Eski Fluxus üyelerinden Joseph Beuys Amerika ve Avrupa arasındaki
ilişkiye dair bir alegori olan Coyote: I Like America and
America Likes Me adlı performansını sergiler. Performans için Beuys Amerika’ya
keçeye sarılı olarak gelir ve bir galeride yedi gün boyunca bir coyote(çakal)
ile kalır. Sonunda, Beuys ve çakal ancak rolleri değiştiklerinde bir arada var
olmayı öğrenirler. Beuys politik konulara dolaylı olarak değinerek başarılı bir
şekilde sosyal bir durumu performansa çevirir.
1975: Feminist performans sanatı, Carolee Schneemann’ın
eleştirmenlerin kadın düşmanı tepkilerini bir kağıt tomarı üzerine yazıp
bedenin içine soktuğu Interior Scroll
adlı çalışması ile şoka uğrar. Schneemann kağıtları tekrar açıp yüksek sesle
okurken izleyicilerin karşısında çıplak bir şekilde ayakta durur.
1977: Cindy Sherman, UntitledFilm Stills (1977-1980) adlı çalışması için Hollywood’tan esinlendiği posizyonlarda kendi
fotoğrafını çekmeye başlar. Seriler, cinsiyet
ve fotografik portrenin performatif yönleriyle ilgilenmesi bakımından bir
mihenk taşına dönüşür.
![]() |
Cindy Sherman, Untitled Film Still #48, 1979 |
1979: RoseLee Goldberg, performans sanatınının tarihini
anlatan ilk kapsamlı kitap olan Performance Art: From Futurism
to Present kitabını
yazar. Okuyor olduğunuz kronolojiyi o olmadan yazamazdık.
1983: Deneysel müzisyen
Laurie Anderson Amerika’daki tatminsizliğe/doyumsuzluğa odaklandığı sekiz saat
süren United States konserini gerçekleştirir. Anderson performans sanatının
yaygınlaşmasını sağlayan ilk sanatçılardan kabul edilir. 1981 yılında Warner
Brothers ile altı album anlaşması imzalar.
1987:
ACT UP, (AIDS Coalition to Unleash Power - Gücün Açığa Çıkması İçin AIDS Koalisyonu) AIDS salgınına bir tepki olarak kurulur ve AIDS hakkında farkındalığı
artırmak için toplum ve devletin ilgisizliğine karşı stratejik olarak
performansları kullanır.
1991: Maurizio Cattelan performans olarak bir langırt oyunu
düzenler. Sanatçının bireyler arasındaki neşeli etkileşimleri kolaylaştırmak
amacıyla geçici, gündelik durumları sahneye koyduğu küratör Nicolas
Bourriadu’un Relational Aesthetics(İlişkisel Estetik) olarak adlandırdığı bir
dönüşümü önerir.
![]() |
Cesena 47 – A.C. Forniture Sud 12, 1991. 120 x 190 cm. |
![]() |
12 Square Meters, 1994 |
1994: Zhang Huan, 12 Square Meters adlı çalışmasında Asya’daki pek çok insanın içinde bulunduğu zor yaşam koşullarını anlatmak için balık yağı ile kaplanır ve çıplak olarak sinek dolu bir tuvaletin içinde oturur . Huan ve pek çok diğer East Village performans sanatçısı Çin sansürüne ve diktatörlüğüne tepki gösterir ve performans sanatçılarının Doğu’ya gelmesine yardımcı olurlar.
1995: Gene Youngblood’ın video üzerine
teorileri Matthew Barney ve Paul McCarthy’nin performanslarını filme almaları
sonrası sonunda farkedilir.
2000: Francis Alys, sosyal
performans sanatının hala yaşadığını ve Renactments ile iyi durumda olduğunu
gösterir. Renactments, Mexico City’de bir silah aldığını öğrenmeden önce ve
öğrendikten sonra polislerin tepkisini
gösteren bir videodur. Aldığı silahı sokakta dolaşırken görünür bir şekilde
tutuklanana kadar taşır. Bir sonraki gün inanılmaz bir şekilde aynı olayı
tekrarlamak için polisleri ikna eder. Çalışma herhangi bir performansın bizim
tarafımızdan dolaysız bir şekilde (with pure immediacy) ve üzerinde düşünmeden(without
meditation) bilinebileceği yanılsamasını ortaya koyar.
2005: RoseLee Goldberg tarafında ilk performans sanatı
bienali düzenlenir: Performa 05.
2010: MoMA’da düzenlenen Marina Abramovic Retrospektifi bir
kurumun performans sanatı ile ilgili düzenlediği ilk büyük etkinlik olur ve
MoMA’nın en başarılı sergilerinden biri olur.
2012: Politika odaklı sanat ve müzik kolektifi Pussy Riot üyeleri uluslararası desteği harekete geçirmeye ve günümüz Rusya’sındaki
koşullara dikkat çekmeye çalışan Putin karşıtı bir şarkı olan Punk Prayer adlı performanslarını
sergilerken tutuklanırlar.
2013: Jay Z, Pace Galeri’de
sanat eleştirmenlerinden ve twitter kullanıcılarından gelen eleştirileri
polarize etmek(kutuplaştırmak/ayrıştırmak) için Picasso Baby adlı (aynı adlı şarkısının) altı saatlik bir performans
gerçekleştirir.
bir sunum yaptım daha iki gün önce. bu paylaşım çok yardımcı oldu. teşekkürler emeklerin için :)
YanıtlaSil