28 Kasım 2012 Çarşamba

Ressamın Arabasını Çeken Dört Küheylan


Çınar Altında, Bedri Rahmi Eyüboğlu
"Kalamış iskelesinin arkasında güneş batıyordu. İskeleyle tramvay durağı arasında beş on tane, kabadayı çınar vardır. Karakış, ağaçların yapraklarını kökünden kazımış, ince kalın ne kadar dal varsa, hepsi damar damar gökyüzüne çizilmiş. Gökyüzü bir âlem. Güneş, Moda burnunun arkalarında bir yerde batmış olmalı. O taraf, ateş alev yanıyor. Derken, bir sürü kuş peydah oldu. Bunlar, ağaç demetlerinin çeşitli dallarına serpildiler. Kimisi seyrek dallardan birisinin tepesine kondu, kimisi de, sık dalların arasında kayboldu."

diye tasvir ettiği bir İstanbul manzarasında gördüğü bir ressamın arabasını çeken dört beygiri şöyle ifade eder Bedri Rahmi:

Dört küheylan çeker arabamızı
Biri çizgi biri leke biri renk
Dördüncü adıyla sanıyla Benek...

ve sonra açıklar bu dört küheylanı:

Karşımdaki konuda, hepsi açık-seçik yerli yerinde. Konuda beni derhal durduran, aydınlık gökyüzüne serpilen koyu lekelerdi. Ağır gövdelerden fışkıran binlerce dal, öylesine zengin, öylesine görülmemiş bir nakış örmüşlerdi ki, en ufak bir resim terbiyesi görmüş gözün, bu canım leke düzenini çiğneyip geçmesi imkânsızdı. Demek, bu tablo dört cevherden biri olan leke ile başlıyordu. Onun hemen ardından, pırıl pırıl renkler göze çarpıyordu.

Konunun ikinci kozu renk’ti. Daha sonra, incecik dalların gökyüzüne çektikleri başıboş yüzlerce çizgi. Bunlar da üçüncü planda yer alıyorlardı. Manzaranın tuzu biberi de dalların arasına serpilmiş kuşlar olmuştu. Bunlar da, adına benek dediğimiz dördüncü cevherin ta kendisi idi. Beneğin, çizgi, leke, renk gibi, kendi başına buyruk bir resim elemanı olabileceğine çok zor karar verdim. (Bedri Rahmi’nin Merhaba Renk isimli yazısının girişi, Akademi dergisi, Mart 1964, sayı 1 Kaynak: Resme Başlarken, İş Bankası Kültür Yayınları, Nisan 2012) 


19 Ağustos 1957 tarihli bir diğer yazısında anlatmaya devam eder Benek'i:

Benekler siyah üzerine serpildiğinde renkler ne kadar belirsiz olsa da hiçbir renk kim vurduya gitmez, dikkatli bakıldığı zaman yavaş yavaş görünür olurlar der.

Uçakla çok yüksekten uçarken ışık renklerinin görünmeyip onun yerine sadece bir aydınlığı seçebilmemizin, gözümüzün renk çeşitlerinden önce rengin açıklığı veya koyuluğu ile ilgilendiğinin kanıtı sayar.

Fener, 1973, Bedri Rahmi Eyüboğlu
Gece uçarken gördüğü bu siyah üstüne bir nakış gibi serpilmiş ışık beneklerinin ilk önce farkına varanın Paul Klee olduğunu düşünür. Klee ustanın benek üzerine çalışmalarında bu kaynaktan layıkıyla faydalanmış olduğunu belirtir. 

Castle and Sun by Paul Klee :: Paul Klee :: 08-0057 Castle and Sun by Paul Klee
Castle and Sun, Paul Klee

Yazısını ressam arkadaşlarına şu öğütle bitirir:

"Tabiat ana bence bize bir çift göz, bir çift kulak vermiş, biliyor musunuz? Birisi ile bundan önce yapılanları inceleyeceksiniz, öteki ile de bugün, şu anda, şu saatte, şu dakikada yapılmakta olanları. Yoksa... Yoksa Arivederçi Roma!... Otobüsü öylesine kaçırırsınız ki, arkasından kurşun atsanız yetişmez."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder