23 Aralık 2012 Pazar

X-IŞINLARI, EĞRİ UZAM VE KÜBİZM

Nietzsche'nin düşüncelerinden etkilenenlerin başında öznelliğe doğru adım atmada kendilerini özgür hisseden kübist sanatçılar gelir. XX. yüzyılın geçmişin yadsınması üzerine kurgulanan sanatsal hareketlerine devrimsel ivme katan Kübizm,  düşünsel değişimlere verdiği yanıtla, yerleşik estetik tavrı da dönüşüme uğratır. Resme birden fazla bakış açısını ve çapraşık uzam ilişkilerini ithal eden Kübizm, sanat yapıtında dış dünyanın nesnel görüntüsünü bekleyen zihinleri şaşırtır. 

1888'de keşfedilen elektromagnetik dalgalar insan algısının ötesinde titreşimlerle dolu bir uzam kavramını ortaya koymuştur. 1895 yılında bulunan x-ışınları ise çıplak gözle görülemez olan gerçekliklere işaret eder. Böyle bir uzam anlayışı dış görünüşün gerçekliğinden şüphe edilmesinde etkili oluğu gibi insan algısının sınırlarının da sorgulanmasını gündeme getirir. Bu gelişim Kübizm'de Öklid(İ.Ö. 330-275) geometrisini ve onun sanattaki karşılığı olan ve Rönesans'tan beri gelen perspektifi reddetmek şeklinde ortaya çıkar. 

Elektromagnetik dalgaların kaşifi H. Hertz(1856-1894)

X-ışınlarını bulan W. Roentgen'in(1845-1923) eşinin eli

Perspektif zamandaki belirli bir an ile uzamdaki belirli bir noktadan bakma arasında birebir bağlantı kurmayı öngörür ve Öklidci anlayışın uzantısıdır. Bu durum eşzamanlılık doğrultusunda reddedildiğinde nesneler tuval üzerinde aynı anda değişik açılardan betimlenebilir hale gelir. 

Eşzamanlılığı, kübistler, Henri Bergson'un(1859-1941) süre(durée) kavramına dayandırırlar. Bergson'un ölçüme dayalı olmayışı nedeniyle bilimsel zaman kavramından ayrı tuttuğu süre kavramına göre zaman süregelen bir olgudur ve anlık ölçümlere indirgenemez. Bu tanım kübist ressamların birbirinden ansal olarak farklı imgeleri aynı tuval üzerinde birleştirmelerine açıklık getirir.

Gitar ve Akordeon, Georges Braque, 1908, tuval üzerine yağlıboya

Mandolinli Kız, Picasso

Kübist sanatçıların resimsel soyutlamaları matemetikçi Henry Poincaré'nin(1854-1912) alternatif geometri anlayışı ile açıklanabilir. Öklid'in 3 boyutlu geometrik anlayışının reddi olarak adlandırılabilen Öklidci olmayan geometri, Kübizm'in anlatım dilini etkilemesi oranında önem kazanır. Öklit geometrisine göre iki paralel hat birbiriyle hiçbir zaman bitişmeyerek sonsuza dek uzanır. İki paralel çizginin hiçbir zaman kesişmeyeceğini hepimiz okullarda öğrenmişizdir. Ancak bu önerme 21. yüzyıl bilimi tarafından eğri uzam kavramı ile yıkılır. Öklid'in düz uzam varsayımının aksine eğrilerden oluşan uzam anlayışı, sonsuz sayıda eğrilerin varlığına karşılık gelen sayısız boyutları varsayar.  

Öklid'in üç-boyutluluk anlayışından giderek uzaklaşan kübist sanatçılar, içlerindeki sezgi ile dördüncü boyutu yani uzamın kendisini keşfetmeye yönelirler. Görsel algının yanı sıra, dokunsal algıyı da vermek için, kübistlerin ortaya koydukları görsel uzam, dokunma duygusunu da içerecek şekilde tasarımlanır; görsel algı, dokunsal algıyla birleştirilir. Üç boyutlu bir nesnenin tuval üzerinde iki boyutluluğa indirgenmesinin geçerliliğini sorgulayan Kübizm, görsel betimlemeye yepyeni olanaklar dünyası açar.


Bütün bu gelişmelerden etkilenmiş olsalar da kübistlerin asıl işi felsefe ya da bilim değildi; sanattı. yaptıkları işler de her şeyden önce var olan bir sanata karşı verilen bir yanıt sayılabilir. Kübizmi konu değil biçim ilgilendirir. Çağdaş düşünceye görsellik kazandırak bir biçim dili yaratmak istemişlerdir. Bu akım mimari ve tasarım alanlarında da çok etkileyici olmuştur. 


Kübizmin iki kurucusu Picasso ve Braque'ın 1910 yılında birbirlerini tanımadıkları sırada yani birbirlerinden haberleri olmadan Kübizm denemelerine başlamışlardır. Bu sanatçıların kübizm dönemlerinde yaptıkları resimleri birbirinden ayırmak bile kolay olmaz. Bu durum aşağıdaki iki resimde görülebilir:

Daniel Henry Kahnweiler'in Portresi, Picasso, 1910

Portekiz, Georges Braque, 1911

Karşılıklı etkiyle açıklanamayacak bu benzerlik, Kübizmin 20. yüzyılın başında bir çağ üslubu olarak ortaya çıktığını kanıtlar.

-----------------------------------------------------------------------
XX. Yüzyıl Sanatının Kuramsal Dili, Nilüfer Öndin, MSGSÜY, Aralık 2009
Modern Sanatın Öyküsü, Norbert Lynton, Remzi Kitabevi, 2009
Sanatta Devrim, Nazan ve Mazhar İpşiroğlu, Haziran 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder